31 Aralık 2010 Cuma

31 aralık, MSc

1 saat sonra sevgili tez savunmasına girecek, heyecanlıyız:) Bir MSc daha...

bu senenin başında japonya' daydım. tez savundum, gezdim dolaştım, geri döndüm. labda çok çalıştım, amd gezdim, dolaştım. yaz geldi. babam gitti, üzüldüm. sonra sonbahar geldi, yeni arkadaşlar edindim, sevgiliyle mutlu oldum. yanyana olmak güzel şey. sonra kış geldi, lab işim oldu. burs falan bir yere kadar, artık kendi paramı kendim kazanacağım hem de sevdiğim işin bir kısmını yaparken...

sonra 2010 bitti, ben büyüdüm.

27 Aralık 2010 Pazartesi

mak ale, canım ale çekti akşam akşam

çok bilmek istediğim için mi bu saatte makale okuyorum? yoksa yapmam gerektiği için mi? iş mi oldu artık makale okumak? konu sıkıcı bir de uykum geldi aslında...

26 Aralık 2010 Pazar

marty the chicken.

sevgilim criminal minds ve csi ın tüm bölümlerini seyrettikten sonra korkak bir insan olduğumu söyledi. bir kaç kişi de kalabalıklar içinde başkalarının arkalarına saklanarak yürüdüğümü, fark etmedim hiç. ama şimdi rubicon izliyorum. demek ki bundan sonra komplo teorileriyle bozmuş bir kaçık olucam. evet evet kesinlikle.


25 Aralık 2010 Cumartesi

gökşin le

gökşin le balık restoranında (?) toplaştık. özlemişim be. ambiyans güzeldi. leman sam çalıyorlardı, hoştu.


ondan sonrada gündoğarken in konserine gittik ayşegül ile: ankara dan abim gelmiş:)


iyi geceler :)

birde bu sabah çok mutlu uyandım. her zaman olmadığı için yazmak istedim...

24 Aralık 2010 Cuma

gökşin

gökşin i gördüm:)

22 Aralık 2010 Çarşamba

ankara, yeni gözlük


yeni gözlük, bir günlük ankara seyahati, sayın yök teki yarım saatlik boş iş için 16 saat yolculuk...sis...

ama gözlerim 1 numara daha yükseldi ve evet kör olmaya bir derece daha yakınım. Sonuçta yeni gözlüklerim nasıl ama?

esenlikle.

19 Aralık 2010 Pazar

düğledim

bir sürü düğme düğledim. dandik çiçekler yaptım. pazarı yedim yuttum. şimdi açım, yemek hazırlıcam.


doğum

günlerdir yağmur yağıyor ve ben seviyorum. bölümün önü kazılmış, her yer balçık, metro inşaatının kamyonu suları üzerime sıçratmış çamur deryasında hoplaya zıplaya okula gitmişim, yeni ayakkabımın derisi bu koşullara dayanamamış, bölümün çatısını yapan amcalar açtıkları delikleri kapamadan gitmişler tavandan şıpır şıpr sular damlamış, elektrik tesisatı felç olmuş, kimin umurunda. yağmuru seviyorum, sıcak çay ve yanında bir dilim limon ile beraber.

geçtiğimiz hafta doğum günümü kutladık, 26 yaşındayım. kocamanım. dünde ayşegülün doğumgünüydü oda 25 yaşında. kocaman fakat mükemmel bir akşamdı. Trivial pursuit te kazandım, üzerinde ismim yazılı olan bir kalem ve eldiven hediye edildi:) bu pastayıda topraktan'da ayşegül şerefine yiyip bitirdik:


cumartesi sabahtan kemeraltı turuna çıktığımız çinel ile bir sürü keçe aldık. belki bugün bir kaç şey yaparım. kemeraltında bir sürü insan ve mis sabunlar vardı. kalabalıktı. kestane pazarında üşüyen tavşanlar vardı. yusyuvarlak taşsız ama söz yüzüğü olmayan (?) bir yüzüğün peşinde koşan iki insan vardı. yeşil palto vardı, sarı saçlar vardı. aligalip te yenen süpangle vardı.

bir sürü hediye, bir sürü güzel dilek ile geçti hafta. seminerim de fena değildi.

bu sabah öğrendim ki mükücüm sinop yollarında başı sağolsun. zor be hayat.

11 Aralık 2010 Cumartesi

kış, kar, aralık en sevdiğim ay

şimdi izmir den uzakta olanlar bilmez ama geçen hafta ben bu memlekette tişörtle dolaşıyordum bu hafta kar var, çok güzel bir şehir değil mi? duyamıyorum ama evet evet diyorsunuzdur muhtemelen...

sonra ben son aylarda yeni insanlarla tanışmıyorum ya aynı kısırdöngü içerisinde yuvarlanıp gidiyorum ya kendine kızıp kızıp duruyorum ya bu iki kişi eğlendirdi müteşekkirim:


sonra kızlarağası na gittik geçen hafta çinel ile ve yemyeşil taştan bir kolye aldım şudur ki:


sonra geceleri kendime ayırabildiğim bir saatte kendime çay yapıp içiyorum, yaşlı teyzeler gibi battaniyemi dizlerime çekiyorum, criminal minds izleyip, nerde o eski polisiyeler diyorum, ardından uyuyup sabahın köründe tekrar yollara düşüyorum (kendime not taşın artık annenin yanından...) bu arada gubler insansa biz insan değiliz.

sonra bundan iki kış önce annemin göndermiş olduğu moleskini bitirmeye çalışıyorum, hemen her günü kaydedip salak saçma şeyler yazıyorum blogdan uzak durmama sebep budur:


yarın şöyle bir dolaşıp kaban almam lazım, nerede bulurum ki?

üç gün onda 4 gün evde kalmaktan sıkıldım.

şimdilik esenlikle, öperim.

sonra son not: arkası rengarek olan toplu iğnelerden arıyorum, her yerime sokuşturacağım, hiçbir zaman açıkta kalmayacağım

7 Aralık 2010 Salı

arş. gör.

çok çok stresli bir sınav sürecinden sonra:

artık araştırma görevlisiyim.

umarım doktora sürecim böylece daha eğlenceli geçer ve artık geleceği düşünmek zorunda kalmam.

şimdi cuma ya kadar bir seminer hazırlamam gerekiyor.

esenlikle:)

4 Aralık 2010 Cumartesi